Her takımda var bu tip taraftarlar ama bu kadar çıldıranını ilk defa duyuyorum.. Dünkü Fenerbahçe Ülker - Efes Pilsen maçında maçtan sonra çıkan olaylara diyecek birşey bulamıyorum. İzleyemedim ve göremedim olayları ama okuduklarım bile yetti durumun vahimiyetini anlamaya.
Aslında herşey bir önceki maçtaki o olaylardan sonra başlamıştı, F.Ülker'li yöneticiler ortalığı sakinleştireceklerine hiç olmaması gerektiği gibi tüm taraftarları galeyana hazır hale getirdiler. Basketbol federasyonu da sadece Rasim Şafak'a ceza kesmeyi uygun görünce yaptıklarının yanında kâr olduğunu gördü bazı insanlar.
Dün geceye gelene kadar hiç sevmediğim herşeyi bildiğini sanan insan Hıncal Uluç'un salı ve çarşamba yazdığı yazılara bakarsak aslında bu olacakları tahmin etmenin hiçte zor olmadığını görüyoruz.
Salı yazdığı yazı:
Türkiye'de Basketbol Federasyonu var mı?.
Türkiye'de Basketbol Federasyonu var mı, şu iki gün içinde göreceğiz. Pazar gecesi bu ülkede, sadece basketbol değil, spor adına çok ağır utanç sahneleri yaşandı.Yarın gece, bu çirkin sahnelere yol açan Türkiye Basketbol Ligi Playoff serisinin çok önemli bir maçı daha var. Merakımız.. Federasyon Pazar akşamı olanları görmezden gelip, bu akşamki maçı hiçbir şey olmamış havasında oynatıp, daha ağır, daha korkunç olaylara kapıları ardına kadar açacak mı?. Yoksa, pazarın sorumluları hakkında en ağır cezaların tedbirlerini hemen alıp, bu tür çirkinlikleri yaratanlara karşı acımasız olduğunu gösterip, yarın gece temiz bir maç oynanmasını mı sağlayacak?.. *** Cumartesi sabahı, bizim ünlü futbol ekibinin katıldığı bir kahvaltıda "Fenerbahçe basketbol seyircisine nasıl hayran olduğumu" anlattım uzun uzun.. Efes sahasında oynanan 2 maçı kazanıp 2-0 öne geçen ve şampiyonluğu nerdeyse ele geçirmiş görünen Fenerbahçe, kendi saha ve seyircisi önünde iki maçı kaybetmiş ve durum 2- 2'ye gelmişti. Ve Fener seyircisi, kaybedilen bu iki maçta, her maçta olabilecek bir iki fanatik davranış dışında, harika bir görüntü sahnelemişti.. "İşte sportmen seyirci bu" dedim.. "Ben, Galatasaraylı Hıncal, gider bu Fener seyircisinin arasında otururum.." İşte o seyirciyi, Pazar gecesi bu defa Efes'in salonunda çıldırttılar.. Çıldırtanlar, hakemler, Efes Oyuncuları, ya da Efes taraftarları değil, kendi sporcuları ve yöneticileri oldu..
Fener kenar yönetimi ve tribünde oturan Başkan Aziz Yıldırım ve yönetici Murat Özaydınlı, seyirciyi tahrik için ellerinden geleni yaptılar ve sonunda oyunun durmasına sebeb oldular.. Aziz Yıldırım iş işten geçtikten ve tehlikenin büyüklüğünü fark ettikten sonra TV kameraları önünde şov yapmaya kalktı. Güya yatıştırır hareketler yaptı. Fitili ateşledikten, bomba patladıktan sonra işe yaramadı tabii.. *** Tribünde Aziz Yıldırım'ın bir yanında Ali Koç, öbür yanında Murat Özaydınlı oturuyordu. Ali Koç, adına yakışır, vakur bir hava içinde maçı izliyordu. Gerçek Fenerbahçe Başkanı oydu sanki.. Aziz Yıldırım, Fenerbahçe aleyhine çalınan her düdüğe tam bir mahalle kahvesi seyircisi havasında, küçümseyen, aşağılayan jest ve mimiklerle tepki gösteriyordu. Yıldırım'ın tavrı bu olunca, Özaydınlı'yı artık tutmak mümkün mü?. Bir amigo gibi ayağa fırlayıp, el kol sallayarak ve bağırarak hakemlere saldırmaya başladı. Bu sırada saha kenarında başta Tanyeviç ve Rasim, yedekler, saha içinde de başta Mirsad ve Semih oyuncular her türlü tahriki yapınca, o iki gece alkışladığım Fener seyircisi çıldırdı. Ellerindeki her şeyi sahaya attılar ve hakemler soyunma odasına gittiler. Oyun durdu. Bekleme sırasında, Rasim'in hakemlere "Kol geçirme" işareti yapması, hakem masasına tekme atması dahil, tüm sinkaflı küfürleri ve ağır tahrikleri tekrar tekrar izledik. Fener Yöneticisi Remzi Dilli'nin Aziz Yıldırım'la tribünde konuştan sonra hakem odasını basmasını seyrettik. Hem de milli takım hocası Tanyeviç'in maç sonunda hakemleri soyunma odasına kadar nasıl küfürler ve tehditlerle kovaladığını gördük. Tüm bu rezaletlerin kayıtları, görüntüleri, belgeleri elde mevcut.. Yani, örtbast etmek, göz yummak, görmezden gelmek mümkün değil.. Onun için bakacağız, bu ülkede Federasyon var mı, yok mu?. Bu arada İstanbul Valisine de uyarımız var. Bu federasyon önlem almazsa, yarın geceki maçta çok büyük olaylar çıkabilir. Bu yüzden Abdi İpekçi Salonu'nda çok yoğun polisiye önlemler almanız gerekebilir. Bunca tahrikle çıldırtılmış Fener seyircisi, şampiyonluğun kaybedilirse, maçın sonunda güç tutulur ve Türkiye adına çok utanç yaratacak ve tarihe geçecek sahnelere yol açabilir.. Olan olduktan sonra sorumlu aramak kimseyi kurtarmaz.. Çarşamba yazdığı yazı:
Federasyon yok!..
"Türkiye'de basketbol federasyonu var mı" demiştim dün. Yanıtı bugün.. "Yokmuş!.." Pazar akşamı bu ülkede basketbol adına olmadık rezillikler yaşandı. Basketbol federasyonu ortada yok. Erkeklik kuralını oynuyor.. Onda dokuzu kaçmak, onda biri hiç görünmemek.. Bu gece, İstanbul Valiliği çok geniş önlemler almazsa, kan dökülebilir. Bunun sorumlusu da aciz federasyon olacaktır. Orlando- Los Angeles serisi 2-1 devam ederken, televizyonlar, LA koçu Phil Jackson'la sohbet ettiler. Konuşma sırasında Amerikan basketbolunun gelmiş geçmiş en büyük iki koçundan biri Jackson "Hakemlerin yönetiminden memnun olduğumu söyleyemem" dedi.. Sadece bu lafa ceza daha o gece kesildi. 25 bin dolar!..Basketbol Federasyonu, maçı durduran seyirci, o seyirciyi tahrik eden yöneticiler, hakemlere saldıran, masalarına tekme atan, ana avrat söven, kolları ile geçirme işareti yapan oyunculara, hakem odasını basan menecere, hakemleri soyunma odasına kadar söverek ve tehdit ederek kovalayan teknik direktöre uyarı dahi vermedi şu ana dek.. Fener'in iki lafını bilmez amigosu, sözde yöneticisinin bu geceki seyirciyi sahaya dökmek için yollara mayın döşer gibi ettiği laflara karşı, hakemlerini savunma gereği dahi duymadı. Sanırsınız Basketbol Federasyonu tatilde.. Bu arada.. Dün Sabah'la gurur duyduğumu söylemiştim. Öbür gazeteleri okuyunca, gururum katlandı. Hürriyet'te Doğan Hakyemez ve Milliyet'te Ümit Avcı'yı okurken utandım.. Hakemin verdiği karar doğruymuş, ama verilir miymiş.. Hiç sıkılmadan bunu yazdılar.. Koskoca Fener takımında ve yönetiminde kuralı bilen tek kişinin nasıl olmadığını soracaklarına, "Madem Fenerliler bilmiyor, sen de çalma" demeye getirdiler. Ayıba bakar mısınız?. O anda o faulü çalabilecek yüreğe sahip hakemi alkışlayacaklarına.. Vatan'da güya basketbol uzmanı Kaan Kural'ın da hakeme ve düdüğe saldırmasını anlamak, kabullenmek mümkün değil.. "Son saniyede penaltı çalınır mı" der gibi bir yorum.. Akşam, olayların temelindeki kasdi faul kararını görmezden gelmiş, ama hiç değilse hakemlere yüklenmemiş.. HaberTurk'un tam sayfasında da, değişen kural ve hakemlerin kararının nasıl doğru olduğu üzerinde tek kelime yok.. Medya ya kuralı bilmiyor, ya da Fener'i kızdırmamak için görmezden geliyor, alenen amigoluk yapıyor..
Bu mudur?.. Tarafsız gazetecilik bu mudur?..
Hıncal'ın salı gününden olacağını söylediği olayları yatıştırmak ortalığı sakinleştirmek için neden hiç bir F.Ülkerli yönetici bir açıklama yapmadı, herşeyi geçtim valilik neden bir güvenlik önlemi almadı anlamıyorum, anlayamıyorum... Ya sahaya girip basketbolcuyu dövmek nedir kardeşim biri bana açıklasın, yerde yatan basketbolcuyu tekmelenin nasıl bir açıklaması var? Kendine göre aldığın yenilgilerin nedeni federasyon, hakemler olabilir (zaten Türkiye'deki tüm büyük takımlar yenilince suçu otomatik olarak federasyona ve hakemlere atıyor, sütten çıkmış ak kaşığız hepimiz, hakemler olmasa mağlubiyetleri hiç görmeyeceğiz çünkü amına koyim) ama nasıl sahada bence sonuna kadar hakederek (2-0 dan 4-2'ye getirmek seriyi boru değil!) şampiyonluk kazanan bir takıma saldırırsın ya? Bırak adamlar kutlasın doya doya, ister alkışlarsın ister siktirir gidersin tribünden...
Zaten zamanında Denizli'deki maçta da hakları yendiğini (!) savunan bir yönetici topluluğunun başını çektiği taraftar grubundan aksini beklemek imkansız olur... Ama bu tip adamlar tüm takımlarda var önemli olan engellemek.. Tabii başarabiliyorsanız...
Geçen sene bayanlar basketbol final serisinin son maçında Galatasaray'ın güzeller güzeli oyuncusu Esra Şencebe için yapılan tezahuratları hatırladım da şimdi biz adam olmayız kardeşim... Aynısının değişik versiyonunu Galatasaray taraftarının Fenerbahçeli bir bayan basketbolcu için yaptığını belirteyim ve tekrar söylüyorum Türkiye'deki futbol taraftarlarından bir cacık olmaz... Bari basketbola el atmasaydınız...
Labels:
3 büyükler,
aziz yildirim,
Efes Pilsen,
Fenerbahçe,
Taraftar
3 comments:
Bu aziz yıldırım ve itleri görevde olduğu sürece türk sporundan hiçbir şey olmaz. bunların tavırlarını örnek alan adnan polat ve mal yönetimi de gassarayın ve türk sporunun anasını sikmeye devam ediyorlar. yıldırım demirörenden bahsetmek bile yersiz. onlar hem çirkef hem beceriksiz.
ben akşam seyrettim olayları. ergin ataman ve sinan güler ve bi zenci basketbolcu tekmelendiler ve soyunma odasına kaçtılar. bu olayların olacağı o kadar belli fakat polis hazırlıklı değil.
bunların cezasını federasyon falan veremez. 20 maç ceza verseler ne olacak ki? playoff finaline kadar derbiler harici kimse maça gitmiyo zaten.
asıl ceza ülkerden gelir. yarın açıklama yapıp, sporun içindeki bu kötü görüntülerde ismimizin olmasını istemiyoruz deseler ve 3 büyüklerden desteklerini çekseler şahane olur ama onların da götleri yemez.
yalnız efesi kutluyorum. marka olmalarına rağmen fener yöneticilerinin çirkefliklerine boyun eğmediler. gerekli tepkiyi gösterdiler. (ilk maçta rakip tribün biletlerini 100 lira yapmalarını kınıyorum tabi)
Ya maçtan sonra olan olayları savunulacak veya açıklayacak bir yanı yok. Ama Aziz Yıldırım olayları gaza getirmek için ne yapmış onu anlamadım. Fener Efes'e yenildikten sonra çıkıp ortalığı gerecek bir açıklama yaptığını duymadım (Duyan varsa bana göstersin bi zahmet). Ben TVden gördüğüm kadarıyla herif bütün maç kenarda heyecanlı heyecalı maçını seyretti. Taraftarları gaza getirdi muhabbetini ben anlamadım.
Diğer yandan Murat Özaydınlı'nın yaptıklarıda bir klüp yöneticisine yakışmayacak düzeydeydi. 5. maçta hakem kararından sonra sahada hakeme en fazla itiraz edenlerdendi.Maçtan sonra yaptığı bu hakem zaten Efesli açıklamalarıda gereksizdi. Hoş bu heriften de başka bir harekette beklenmezdi aslında. Şu ana kadar yaptıkları ortada nede olsa
VErdiği cezalarla Basketbol federasyonuda çok sıçmıştır. Fenerden Tanyeviçe ceza çıkmamasının hiçbir açıklaması olamaz. Ama basketbol federasyonu milli takım antrenörümüze ceza vermeyelim diye aptal bir tribe girmiştir.
Hıncal Uluç ibneside basketbol yorumcularının yazdıklarını fena halde çarpıtıyor. 5. maçta son dakika ki faulle ilgili bütün spor yazılarını okudum ve dinledim. Hepsi de çoğunlukla aynı şeyi söylüyorlardı. Top sahaya kenardan sokulurken bir oyun rakip takımdan oyuncu tutarsa sportmenlik dışı fauldur. Fakat bir maç içinde bunun gibi 20 tane pozisyona sportmenlik dışı faul çalmazken, son 10 saniye kala olan faule sportmentlik dışı faul çalması ne kadar mantıklı. Basında genel olarak söylenende budur. Bu yapılan açıklamalara da bende katılıyorum. Hakemin verdiği karar doğrudur fakat çok ağır bir karardır. Basında yazılanları bütün basın zaten Fenerli kuralları bilmiyor açıklamarını art niyetli buluyorum. Hıncal Uluç 2 dakika basket maçı seyretmemiştir. Ondan kaan kuralın veya doğan hakyemezin yorumlarını anlaması mümkün değildir.
Sonuçta Efes takım olarak Fenerden daha iyi oynadı. Şampiyonluğu hak etti. Kendilerini tebrik ediyorum.
su hincali allah kahretsin hakketen, hep ayni amcik uslup, hep ayni bi sikten anlamayip her bok hakkinda ahkam kesme arzusu. geberemedi gitti pezevenk.
bu arada saldiran fenerliler dayak yedi a.k, ilk saldiran siskonun ustunden 2 metre boyunda 10 tane adam gecti kacarken. bolede aptallik gormedim. bide nerdeyse ali koc'a fln da gider yapiyolardi, dokunma bize fln die. aziz'e kufur ediyolar, kendi aralarinda kavga ediyolar, nasil bir ruh haliyeti anlamak guc gercekten.
Yorum Gönder