Arda'nın sahaya kaptan olarak çıktığı ilk resmi maçıydı, bu yüzden çok heyecanlıydı. Tribünler Arda'ya takımı tribüne getirmesini isteyince seromonide rakip kaptanla el sıkışıp flama değiştirmeyi unuttu heyecandan. Kolay değil 22 yaşında kaptan olmak 10 numaralı formayı taşımak. Alttaki resimden hazırlanmış bir pankartla iyice onere edildi Arda... Ve o da bu onura layık olacağının sinyallerini verdi ilk defa oynamaya başladığı mevkii de. 30uncu dakikadan sonra sazı adeta eline aldı. Tüm ataklar ondan başladı, yeri geldi şutunu çekti yeri geldi herkesi çalımlayıp gollük paslar verdi. Arda bu sene çok daha iyi olacak. Çok daha büyük bir futbolcu olarak karşımıza çıkacak gibi duruyor.
Maçın geneli sıkıcıydı denebilir. Galatasaray yeni bir sistem, yeni bir anlayışla oynamaya çalışıyor: 4-3-3 ve durmadan ayağa pas.
Sabri bu sistemin altına mayını döşeyen adamdı dün. Sistemin değiştiğini hala anlamamış olacak kendisi yarı sahadan ceza sahasına top şişirmeye devam ediyor hala. Ayrıca bu adamda bir anti-yabancı düşüncesi var galiba. Şayet önünde yabancı biri oynuyorsa ona pas atmamak için elinden gelini yapıyor, eğer önünde yerli bir oyuncu varsa ona direk olarak pas atıyor. Entresan bir durum bu, Ribery varken de yapıyordu bunu. Dün önünde Yaser , Serdar oynarken onlara doluyken bile pasını verdi , paslaşmaya gitti ama Linderoth oyuna girdiğinde ise bomboşken bile Linderoth'a pas atmayı son tercih olarak gördü ve ileri şişirmeye başladı topu. Bu adamın bir an önce bu takımdan uzaklaştırılması lazım.
Milan Baros geçen sezon attığı kadar atacağının sinyallerini verdi dün bence.. Ve Linderoth geri geldi , yeni bir transfer gibi sevinmeliyiz bu işe. Arda'ya verdiği gollük pas ne kadar etkili düşündüğünün göstergesi bence. Bu sene inşallah Linderoth'u izlemeye doyarız.
Yaser Yıldız'ın en büyük ve belki de tek özelliği inanılmaz bir sıçrama yeteneğine sahip olması. Bu sayede neredeyse her kafa topunu kendisinden 10 cm uzun oyunculara karşı aldı. Ama bu yetmiyor bu takımda kalmak için bu yüzden Yaser büyük ihtimalle gönderilecek oyunculardan biri olacaktır.
Serdar Eylik ilk resmi maçına çıktı dün Ali Sami Yen'de ve sakatlanana kadar herkesi kendine hayran bıraktı. Büyük konuşmak istemiyorum ama konuşacağım: Fiziken gelişmiş bir Emre Çolak'la birlikte 2 sene içinde Galatasaray'ın ilk 11'de oynamaya başlayacak bu çocuk. Sabri'nin orta yapmayı 90 doğumlu bu kardeşinden öğrenmesi lazım. Top ayağına geldiğinde kafasını kaldırıp içeriye bakıp ortayı kesmesi, kestiği ortanın genelde yerine gitmesi ve istediğinde çalımla karşısındaki adamı geçmesi çok büyük artılar.
Galatasaray'ın teknik ekibine değinmek istemiyorum çünkü apayrı bir klasmandalar onlar ve hala inanamıyorum o teknik ekibin bu takımın başında olduğundan.
Ve son olarak Oz büyücüsü Harry Kewell. Bu adam inanılmaz mütevazi, alçak gönüllü. Bu takıma, taraftara, klübe o kadar alıştı ki yedek olarak ısınmaya çıktığında taraftar onu çağırınca tribünlere koşuşundaki istek, taraftara duyduğu özlem göze çarpıyordu hemen. Büyük oyuncu 2. yarı oyuna girince tam hazır olmadığı fark edildi ama etkisini yine gösterdi. Onu bu takımda görmek apayrı bir olay, inanılmaz bir hayrınlık duyuyorum bu adama. Harry Harry Kewell!! Harry Harry KEWELL!!!
Labels:
Galatasaray,
pardaillan
0
comments