Olmadan dalinda curuyenler burda toplaniyor

14 Ağustos 2009

Tek Geçerim!



ister 20 olsun ister 40. Mükemmel bi kadın harbiden. Hastasıyım...


1 comments

Bobo St. Etienne'de mi?


Hurriyette yazdığına göre Bobo 5,5 milyon euroya st. etienne'e gitmiş.

Gider gitmez ona diyeceğim bişey yok. Bence Beşiktaşın forvet bölgesinde şişkinlik vardı, gidebilir.

Benim değinmek istediğim başka bi nokta var. Burda defalarca söyledim ve pascal21 le de ters düştük.

Geçen sene Antepte 25 maça çıkan sol bek 5,5 milyon euro.

Manisanın forveti Holosko 5-6 milyon euro.

Zapotocny 3-4 milyon euro.

Şampiyonlar Liginde tek başına Liverpoolu devirmiş Bobo 5,5 milyon euro.

Bu dengesizliği anlamıyorum. Fenerin parası boldur, azizin hırsı uğruna topuza 9 milyon verebilir ama Beşiktaşın Galatasarayın bu kadar hovarda olmaması lazım diye düşünüyorum. Beşiktaşın forvetiyle manisanın forveti nası aynı fiyatta olabilir ki?

0 comments

13 Ağustos 2009

Emanuele De Paula

4 comments

11 Ağustos 2009

Hakan Ünsal NTV'den kovulmuş!

4 comments

"Büyük takım sırtına reklam almaz"


Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, "Büyük kulüpler forma sırtına reklam almaz" diyerek Beşiktaş'ın formasının sırtına Fenerbahçe ve Galatasaray gibi ticari reklam almayacağını ama sosyal amaçlı olarak Kızılay'ın reklamını alacağını söyledi.
Beşiktaş'ın Kızılay reklamı alması, akla hemen göğsüne UNICEF reklamını alan Barcelona'yı getirdi.
Barcelona, malum olduğu üzere, kendisini Katalanların "milli takımı" olarak görüyor ve bu yüzden formasına diğer milli takımların yaptığı gibi reklam almayı uygun bulmuyor.
Ancak aynı Barcelona, basketbolda bırakın formasına reklam almayı, takımın önüne "Regal" firmasının adını yazacak kadar da "ticari" davranabiliyor. Bu da bize bir kez daha, "Futbol asla sadece futbol değildir" dedirtiyor.
Kutsal oyun futbol
Türk Milli Futbol Takımı da göğsüne reklam almıyor ama Basketbol Milli Takımı'nın göğsünde Garanti Bankası'nın reklamı bulunuyor. Ne var ki futbola yüklenen siyasi anlamlar, endüstrileşen futbolun ataklarına karşı koymakta zorlanmaya başladı.
Bir diğer İspanyol, Athletic Bilbao da kendisini Bask bölgesinin milli takımı olarak görür. Haliyle onlar da kendi formalarını Bask'ın milli forması sayıp göğüs reklamını reddettiler. Ta ki 2008'e kadar. Bilbao, geçen yıl toplam 6 milyon euro karşılığında petrol şirketi Petronar ile 3 yıllık anlaşma yaptı.
Böylece "siyasi futbol"un "ticari futbol"a karşı elinde kalan son kalesi şimdilik Barcelona oldu.
2006'da yaptığı anlaşmayla 5 yıl boyuna göğsünde UNICEF reklamını taşıyacak olan Barça, bununla da yetinmeyerek kuruma her yıl 1.5 milyon euro bağış yapıyor.
5 yıllık anlaşma bittiğinde, Barcelona'nın göğsüne ticari bir reklam alıp almayacağı merak konusu, zira 110 yıllık tarihinde göğsüne hiç ticari reklam almamış olması, Barcelona formasını çok değerli ve önemli kılıyor. Barça formasının göğsüne ilk yerleşecek firma da tarihin bir parçası olacak zira.
Formanın sırtına reklam almayı "büyük" kulüplere yakıştırmayan Beşiktaş Başkanı Demirören'in bu yaklaşımı pek anlamlı gelmiyor. Çünkü bir takımın formasına anlam yüklenecekse şayet, formanın en önemli yeri göğsüdür. Göğsünüze reklam alabiliyorsanız, sırtınıza almış veya almamışsınız çok da önemli değil.
Banker ve darbe reklamı
Demirören sadece, "Sırt reklamından gelecek para çok önemli değil, o yüzden sosyal amaç için kullanacağız" dese yeterlidir. Ancak işin içine, "Büyük takım sırtına reklam almaz" lafı karışınca haliyle sorulacak sorular oluyor. Örnekse "Büyük takım göğsüne banker reklamı alır mı?" veya "Büyük takım göğsüne siyasi bir darbenin paşasının ismini yazar mı?" Bu iki sorunun da muhatabı Beşiktaş'tır.
1980'lerin başında memlekette cirit atan bankerler futbolu da es geçmemiş ve üç büyüklerin formalarına reklam sponsoru olmuştu.
Süren Ailesi'nin menkul değerler şirketi MEBAN, Galatasaray ile çalışırken banker Cengiz Baki Aygün'ün BAKO'su Beşiktaş ve Cevher Özden'in Banker Kastelli'si de Fenerbahçe ile çalışmıştır. Kastelli'nin kurduğu TİTİBank da Beşiktaş formasında kendisine yer bulmuştu.
Bankerlerin birçok insanı mağdur etmesinde, onlara göğsünü açan "büyük takımlar"ın da biraz payı olsa gerek. Zira reklam, öncelikle insanların güvenini kazanmayı esas alır ve bunun için de insanların güvendiği, inandığı kişi ve kurumları kullanır.
Sırtına "ticari reklam" almayı yakışık bulmuyor Sayın Demirören ancak Beşiktaş Futbol Takımı, 27 Mayıs darbesinin lideri Cemal Gürsel Paşa'nın adını göğsüne yazmayı uygun bulmuştur. Üstelik müthiş bir reklam numarası yaparak gerçekleştirmişti bunu. Bir futbol takımı 11 oyuncudan oluşuyor. Cemal Gürsel adı da 11 harften. Böylece paşayı selamlamak isteyen Beşiktaş, her futbolcusunun göğsüne Cemal Gürsel'in adının bir harfini yazarak çıkmıştır. Sahaya dizilen futbolcuların göğsünü soldan sağa okuduğumuzda ortaya "CEMAL GÜRSEL" çıkıyordu!

Ortada bu örnekler varken ve bugün formanızın göğsünde, kollarında da ticari reklamlar taşıyorken, "Sırta reklam almak büyük takımlara yakışmaz" demenin pek bir kıymet-i harbiyesi de yoktur.



http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=127536&KTG_KOD=129



0 comments

10 Ağustos 2009

Copy Paste


Haftasonu TRT'de Bochum-Monchengladbach maçı vardı. Monchengladbach 3-0 öndeydi. Arada sırada bakıyodum.
Bi baktığımda Bochum'un golünün tekrarı veriliyodu. Azaougah diye bi herif ceza sahası dışından sağ ayak içiyle doksana takmış, durumu 3-1 yapmış.

Tekrar bitti normal yayına dönüldü.

Döndüğü an Azagouah'ın ceza sahası dışından, sağ ayak içiyle doksana taktığı görüntüyü gösterdiler.
Spiker dondu kaldı. Ben şaşırdım. Tekrar mı değil mi derken köşede 1-3 yazan skor 2-3 oldu.

Herif 2 dakkada aynı golün kopyaladı çaktı.
Monchengladbach santra yaparken spiker anca aydı.

Bu da bööle bi anımdı. Bu arada maç 3-3 bitti.
0 comments