Bugünki maçtan sonra artık Galatasaray da resmen lige havluyu attı. Öncelikle takımı bu hale getirdiği için önce Bülent'e sonra da Skibbe'yi kovup Bülent'i başa getiren yönetime çok büyük bir teşekkür (!) borçluyum. Artık stressiz maç izleyebileceğiz. Sezonun Ali Sami Yen'deki son iki maçına da sadece maç izlemek için gideceğim gene elbette ama 0 streste maç izlemek çok güzel olacak.
Seneye şampiyonlar liginde Türkiye'yi temsil edecek takımlar büyük ihtimalle Beşiktaş ve Sivas olacak. Beşiktaş için birşey diyemem ama Sivas'ın eğerki Şampiyonlar Ligi'ne kalırlarsa alacakları 0 puanın dışında her maç 2 kırmızı kart göreceğini bugünden tahmin etmek çok zor değil. Şampiyonun direk katılacağı bu seneyi çok güzel bir şekilde harcadık.
Lincoln'ü takıma küstürüp, Baros'u bugün sağ kanat başlatan (kesinlikle 2. forvet değildi adam durmadan sağ kanattaydı) Bülent'in aklı nerdeydi merak ediyor. Baros'u çıkarıp oyuna Hasan Şaş'ı almanın izahı nedir merak ediyorum.
Galatasaray'ın Türkiye'nin 3 büyüğünden biri olduğunu, hatta en büyüğü olduğunu (buna itiraz edecekler bu satırları yazanın kim olduğunu unutmasınlar :) ) bu takımda oynuyorken kaldırdığı kupalarla kanıtlayan Bülent'in sanki Kayseri Erciyes'in başındaymış gibi bu takım her öne geçtiğinde skoru korumaya çalışmasının manası yoktur ve çok büyük saçmalıktır bu.
Bülent takımın başına geldiğinde önünde 2 olasılık vardı: Ya Guardiola gibi bir efsane antrenör olma yolunda gidecekti ya da sıçıp sıvayacaktı. Ben ilk seçeneğin olmasından umutluydum ne de olsa o büyük kaptandı ama kendisi son sürat 2. seçeneği seçti.
Oynanan futbol mu ? Uyudum ben maç izlerken Galatasaray'ın golünü gördüm sadece. Geri kalanı izlemedim sayılır dinledim sadece, karşımda TV açıkken yediğimiz golü izlemeye bile tenezzül etmedim. O derece boktan bir maçtı bu.
1. Devrenin muhteşem oynayan takımı nasıl bu hale geldi düşünmek lazım. Sorun gerçekten giden antrenörde miydi? Yoksa onu abuk subuk bir maç sonunda takımdan yollayan yönetimde mi?
Skibbe'nin gidiş biletinin kesildiği Kocaeli maçında Baros penaltıyı atıp maçı 3-3 yapsaydı, biz 4. golü de bulucaktık elbette o zaman Skibbe gitmeyecekti takımdan. Ve benim tahminim Galatasaray hala UEFA'da oynuyor olup ligde de lider durumda olacaktı. Ama mış-muşla sonuç hala-amca ilişkisine çıkıyor .
Bu sene bizden bu kadar, şampiyonluk için favorim Beşiktaştır. Sivas şampiyon olmasında kim olursa olsun.
Seneye şampiyonlar liginde Türkiye'yi temsil edecek takımlar büyük ihtimalle Beşiktaş ve Sivas olacak. Beşiktaş için birşey diyemem ama Sivas'ın eğerki Şampiyonlar Ligi'ne kalırlarsa alacakları 0 puanın dışında her maç 2 kırmızı kart göreceğini bugünden tahmin etmek çok zor değil. Şampiyonun direk katılacağı bu seneyi çok güzel bir şekilde harcadık.
Lincoln'ü takıma küstürüp, Baros'u bugün sağ kanat başlatan (kesinlikle 2. forvet değildi adam durmadan sağ kanattaydı) Bülent'in aklı nerdeydi merak ediyor. Baros'u çıkarıp oyuna Hasan Şaş'ı almanın izahı nedir merak ediyorum.
Galatasaray'ın Türkiye'nin 3 büyüğünden biri olduğunu, hatta en büyüğü olduğunu (buna itiraz edecekler bu satırları yazanın kim olduğunu unutmasınlar :) ) bu takımda oynuyorken kaldırdığı kupalarla kanıtlayan Bülent'in sanki Kayseri Erciyes'in başındaymış gibi bu takım her öne geçtiğinde skoru korumaya çalışmasının manası yoktur ve çok büyük saçmalıktır bu.
Bülent takımın başına geldiğinde önünde 2 olasılık vardı: Ya Guardiola gibi bir efsane antrenör olma yolunda gidecekti ya da sıçıp sıvayacaktı. Ben ilk seçeneğin olmasından umutluydum ne de olsa o büyük kaptandı ama kendisi son sürat 2. seçeneği seçti.
Oynanan futbol mu ? Uyudum ben maç izlerken Galatasaray'ın golünü gördüm sadece. Geri kalanı izlemedim sayılır dinledim sadece, karşımda TV açıkken yediğimiz golü izlemeye bile tenezzül etmedim. O derece boktan bir maçtı bu.
1. Devrenin muhteşem oynayan takımı nasıl bu hale geldi düşünmek lazım. Sorun gerçekten giden antrenörde miydi? Yoksa onu abuk subuk bir maç sonunda takımdan yollayan yönetimde mi?
Skibbe'nin gidiş biletinin kesildiği Kocaeli maçında Baros penaltıyı atıp maçı 3-3 yapsaydı, biz 4. golü de bulucaktık elbette o zaman Skibbe gitmeyecekti takımdan. Ve benim tahminim Galatasaray hala UEFA'da oynuyor olup ligde de lider durumda olacaktı. Ama mış-muşla sonuç hala-amca ilişkisine çıkıyor .
Bu sene bizden bu kadar, şampiyonluk için favorim Beşiktaştır. Sivas şampiyon olmasında kim olursa olsun.
Labels:
futbol,
Galatasaray,
pardaillan,
super lig
1 comments:
sivas sampi... gibi ben size soyliyim, hemde helal olsunu hakederek. avrupa'da sicarlar dorudur ama olum yok ya sonunda. en fazla 8 yerler ki onunda yapilmisi var zaten.
buarada guardiola'yi bide bu hafta real barca'yi duduklerse gormek lazim. hele bide sampiyonlar liginde chelsea itelerse gorucem ben o gelene gecen 4-5 atan artistleri. terbiyesiz herifler.
Bernabeu'da golunu attiktan sonra el diablo'nun "Benim adim Raul, ben bu oyunu bozarim lan" demesini cani gonulden arzu ediyorum
Yorum Gönder