Olmadan dalinda curuyenler burda toplaniyor

29 Nisan 2009

+1

Dede’ni de al, git…

Fenerbahçe’nin önce kulüp olarak kendi reflekslerinden uzaklaşması, spor branşlarında da aynı tarzın kabul göreceğinin göstergesiydi aslında. Fenerbahçe’yi ayrı bir kimlik olarak kabul ettiren karakter “isyan”dır. Kuruluşundan bu yana “tahakküme” isyan etmiştir Fenerbahçeliler… Savaşta işgalcilere, ihtilallerde darbecileri, spor sahalarında şaibecilere karşıydılar. Ama süreç Fenerbahçe’nin kendi içinde yaşattığı bu geni yok eder hale geldi., Ne oldu? Kulübe dikta geldi. Son Divan Kurulu toplantısında, kendilerini rakipsiz ve seçeneksiz görenlerin ne kadar güçlü olduğu ortaya çıktı. Kulübün akil kesimi, en az 25 yıllık üyelerinin bulunduğu mecliste alkış sesleri ile, yanlışların onaylanmasını izledik. 100 milyon doların boşa harcanması, kafaya gore teknik adamlarla alınan sonuçlar kimsenin umurunda olmadı. Ordakilerin bir bölümü mayıs’ta yapılacak seçime rakipsiz girmeyi neredeyse garantileyen Aziz Yıldırım’a kendilerini sevdirmeye çalıştılar. Bu ortamın son üç senede nelere mal olduğu ortada. Sahipsizlik veya suskunluk, peşinde daha beterini de getirecektir. Eleştirmek, Aziz Yıldırım’a karşı olmak değil, Fenerbahçeliliğin gereğidir. Ama öylesine tepkiler geliştirdiler ki, ağzınızı açsanız, kulüp düşmanı ilan edildiniz. Yeni yapılan tüzüğe konulan maddeler de, sizi ihraç sehpasına kadar taşıyacak yetenekte. “Adaylığı düşünüyorum” diyen Şadan Kalkavan orada yok. Madem kolları sıvayacaksın, kongre öncesindeki bu toplantıda eteğindeki taşları dökeceksin. Sen yapmak istemiyorsan, ekibini bu işle görevlendireceksin. Yanlışlar tartışmaya açılmadığı sürece Aziz Yıldırım’da herkesi kendisinin doğru yaptığına inandığını zanneder. Ama kulübe bile gelmedi Kalkavan… Kongre günü eğer kürseye çıkarsa, ne diyecek merak ediyorum? Takımın durumu ortada. Aragones hafta hafta bitirdi oyuncularını. Hem fizik, hem de moral olarak. Sakatlıkların ardı arkası kesilmiyor. “Disiplinli” denilen hocayı oyundan çıkarken alkışlayanlar, formasını fırlatanlar, bir tarafını dönüp gidenler gırla… Yardımcıları İspanyol gazetelerine “futbolcular dediklerimizi yapmıyorlar” diyerek başarısızlığı açıklamaya çalışıyor. Başkan görevde kalmak için, internet sitesinden “devam etmeli” diye beyanlar düzenletiyor. Kafasına gore hocası için de, “Aragones kalmalı” şeklinde bir açıklama furyasını beklemeye başladık. Hatta, “Aslında Guiza iyi futbolcu” diye de açıklamalar yaptırtabilir adamlarına. Fenerbahçe Kulübü bu son üç senedeki kadar hiç bu kadar sahipsiz, denetimsiz, başı boş kalmamıştı. Aziz Başkan, bu “tek reislik” apoletiyle, yine eski yönetim tarzını, “yaptım oldu” mantığını sürdürür, tribünleri bölmeye devam eder, sesini yükseltenleri kulüpten atıp, ağzını açanlara hakaretlerle yanıt vermeye devam ederse, sezon sonuna kadar “Dede’ni de al, git” diyenler çoğalacaktır. Üstelik bunu söyleyenler kulüpten veya kendisinden beklentiler taşıyanlar değil, tribünden takımlarını yaşayanlar olacak. Bir başkan için daha kötüsü zaten olamaz…

Klasik bir Gurcan Bilgic yazisi; Fenerbahce'deki sorunlarla ilgili cok dogru tespitler var ama peki ya cozumler? Aziz Baskan gitsin gitmesinede, ondan sonrasi ne olacak bana ondan haber verin Gurcan Bey. O gitsin, bu gitsin bende diorum, sen bu is icin tonla para aliyosun, reva mi?

0 comments:

Yorum Gönder