Olmadan dalinda curuyenler burda toplaniyor
22 Haziran 2009
Ada Sevenler Cemiyeti
"Ne kadar yakın olursa olsun, ada uzaktır
serin bir kaçış, bir kapanıştır.
Tanrıların hikayeleri adalarda canlanır,
Şairlerin kelamı, bir zeytin ağaçlarına asılır.
Ada, sudan öğrülmüş rüzgarıyla, ferah,
sarışın kumları ve sarp kayalarıyla çetin ve yalındır.
Her yediğimiz yemek, her içtiğimiz içecek yerine göre tatlandığına göre,
ada, balıkları ve üzümleri ile iştah açar, lütuf ettirir.
Yemek ardından dua etmek ne güzel şeydir- adada daha çok dua edersiniz,
suların ortasında olup, böyle nimetlerden nasiplendiğiniz için belki.
Adalılar, dünyanın hangi suyuna mensup olurlarsa olsunlar, aynı ırktandır.
Bir kere, kasabalara özgü “perdeli” halleri vardır- sıcaktırlar,
meraklıdırlar, ama sizi içlerine pek almazlar.
Ama kalelerini aşınca, kendinizi aralarında hiç olmadığınız kadar “ait”
hissedersiniz.
Tatlı serttirler. Hikayecidirler.
Yosunlardan ve yıldızlardan olsa gerek.
Mavi-beyaz bir adada, insan Zamanı unutuyor.
Apollon’un torunlarının kurduğu bir adada, ne çok şeyin değişmediğini
görüyorsunuz.
Bir oğlan, saçları tuz ve güneşle kıvrılmış bir kıza aşık, kur yapıyor.
Eski bir kaptan, her gün bir adadan öbürüne geçip maceralarını anlatıyor.
Ve arada kalanlar, ne oralı, ne buralı olanlar, annelerinin, babalarının
bahçelerini düşleyip, hanımeli kokularını kıyaslıyor.
“Hiç bir nar, bizim narlar gibi değil,
hiç bir kara yılan, bizimkiler kadar pürüzsüz ve zehirsiz değil” diyorlar.
Adada, hayat daha yavaş, anılar daha parlak.
Adada, her şey daha dramatik, daha keskin, narin.
Nabokov, kendi hayali adasında, eski adalarını anımsar,
hatırlamak işi en iyi adada yapılır ne de olsa.
“Bütün mutlu aileler aşağı yukarı farklıdır, bütün mutsuz aileler ise
birbirine benzer” demiştir.
Adada, mutlular ve mutsuzlar, dans ve kavgalarıyla önümüzden geçer,
kendi farklılıklarımızı ve benzerliklerimizi izhar ederek,
neden kaçıp neden kaçmadığımızı düşündürerek,
biraz güneş, biraz ay, daha ne isteyelim dedirterek."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Blog Archive
-
►
2010
(14)
- ► 06/13 - 06/20 (3)
- ► 06/06 - 06/13 (1)
- ► 05/30 - 06/06 (2)
- ► 04/04 - 04/11 (1)
- ► 03/21 - 03/28 (1)
- ► 02/21 - 02/28 (1)
- ► 01/31 - 02/07 (1)
- ► 01/24 - 01/31 (3)
- ► 01/17 - 01/24 (1)
-
▼
2009
(328)
- ► 12/27 - 01/03 (2)
- ► 12/13 - 12/20 (2)
- ► 12/06 - 12/13 (4)
- ► 11/29 - 12/06 (1)
- ► 11/22 - 11/29 (10)
- ► 11/15 - 11/22 (6)
- ► 11/08 - 11/15 (5)
- ► 11/01 - 11/08 (1)
- ► 10/25 - 11/01 (5)
- ► 10/18 - 10/25 (10)
- ► 10/11 - 10/18 (12)
- ► 10/04 - 10/11 (11)
- ► 09/27 - 10/04 (5)
- ► 09/20 - 09/27 (3)
- ► 09/13 - 09/20 (11)
- ► 09/06 - 09/13 (6)
- ► 08/30 - 09/06 (8)
- ► 08/23 - 08/30 (11)
- ► 08/16 - 08/23 (6)
- ► 08/09 - 08/16 (6)
- ► 08/02 - 08/09 (4)
- ► 07/26 - 08/02 (8)
- ► 07/19 - 07/26 (12)
- ► 07/12 - 07/19 (7)
- ► 07/05 - 07/12 (17)
- ► 06/28 - 07/05 (18)
-
▼
06/21 - 06/28
(16)
- Yargılanmam İntihar ederim
- Depuis 1481
- Popun kralının ardından...
- Diario de una ninfomana
- Tabakhaneye bok mu yetiştiriyoruz?
- Hayao Miyazaki's Ponyo
- NYC
- Tim Burton's Alice in Wonderland 2010
- ?
- Maria Maria
- Avrupa'dan teklifler var
- Mélanie
- Tobol Kostanay-Galatasaray
- Gökhan Zan Galatasaray'da
- Japonya diyooorrr!
- Ada Sevenler Cemiyeti
- ► 06/14 - 06/21 (10)
- ► 06/07 - 06/14 (9)
- ► 05/31 - 06/07 (9)
- ► 05/24 - 05/31 (7)
- ► 05/17 - 05/24 (7)
- ► 05/10 - 05/17 (11)
- ► 05/03 - 05/10 (8)
- ► 04/26 - 05/03 (9)
- ► 04/19 - 04/26 (11)
- ► 04/12 - 04/19 (15)
- ► 04/05 - 04/12 (1)
- ► 03/29 - 04/05 (5)
- ► 03/22 - 03/29 (13)
- ► 03/15 - 03/22 (6)
Labels
amuagoyim
(5)
beyin gocu
(2)
can
(25)
ebeveyn banyosu
(2)
fenerbahce
(14)
Fenerbahçe
(11)
futbol
(42)
Galatasaray
(38)
got demismiydim
(2)
hadi hayirli traslar
(2)
i
(3)
karı kız
(2)
Mektep
(4)
milf
(4)
MM
(123)
musiki
(10)
o eski sorfcu vucudumdan eser yok simdi
(2)
pardaillan
(33)
siker misin sabaha mi birakirsin
(5)
sikerler boyle isi
(3)
sikinti
(7)
siktigimin blogu
(7)
sinir tanimayan dalyarraklar
(15)
spartacus
(7)
super lig
(20)
Transfer
(9)
yapma bunu
(31)
yazılarımı sil ulan
(1)
zenci
(3)
3 comments:
yaziyi kimin yazdigini bilene sik vericem. hakediyor demekki cunku
demekki sizi tesvik degil tahrik etmek lazim paskal efendi. pardi senin odulunu bizzat iletecegim
Yorum Gönder